Sayın Cumhurbaşkanımız 2001 yılında parti kurması ile birlikte slogan olarak “Kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınlığın sesi” diyerek yola çıkmıştı. O yıllarda barajlara, özgürlüklere, demokrasiye karşı duranlara karşı sesini yükselten o sessiz yığınlar; şimdi yıllar sonra geldikleri yerlerde geçmişte karşı oldukları ve uğruna bedeller ödenen değerleri unutup; başka sessiz yığınları görmezden gelip, ezmeye çalışmaktadırlar. Şöyle ki; yüzde iki sendikal baraj kavramını kanunlaştırmak için verdikleri mücadeleyi ve kanunlaştıktan sonraki sosyal medyada yazılan tüm yazıları düşündüğümüzde zafer elde etmişçesine nasıl duyurduklarını hatırlıyoruz. Tabii o zaman şunu ifade etmiştik. İster barajı geçelim, ister geçmeyelim, bu yasanın ne kadar yanlış bir uygulama olduğunu her platformda anlatmaya çalıştık. Sonuç olarak gelinen bu noktada gördük ki ne kadar haklı olduğumuzu. Biz YENİ SENDİKA olarak hiçbir zaman, hiçbir yerde ve platformda çalışanlarımız için kazanılan hiçbir hakka asla itiraz etmedik. Yalnız dedik ki; bir hak veriliyorsa tüm çalışanlar için verilsin. Bir uygulama yapılıyorsa; tüm çalışanlarımız için yapılsın. Hep bu anlayış içerisinde çalıştık. Sendikal özgürlüklere karşı yapılan bu kanuni düzenlemenin tamamen birilerinin kendilerini koruma ve konfor alanlarını daha da güçlendirme çabası olduğunu hep dile getirdik. Bu çabanın zamanla %2’nin altındaki sendikalara üye olan sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını görmezden gelip yok etme mücadelesi oldu. Yıllar önce barajlara karşı mücadele verenler konfor alanları elde ettikten sonra maddi bütün olanakları kaybetmeme uğruna, bizden olmayan ne yaparsa yapsın mantığı ile %2 için mücadele verdiler. Toplu sözleşme ile birlikte kamu çalışanlarına yüzde olarak zam almak yerine üye kazanmak uğruna, mevcut üyeyi kaybetmemek için maalesef ekonomik sıkıntıların olduğu bu zamanlarda aylık komik rakamlara insanları mahkum ederek, kendilerine üye olmaları için barajı getirmek için büyük mücadele verdiler. Sonuç olarak daha önce %1 için verilen karar, Anayasa Mahkemesi tarafından %2 için sendikal özgürlüklerin önünü açılması ve her çalışanın kendisini anlattığına ve haklarını savunduğuna inanadığı sendikaya üye olmasının önünü tekrar açtı. Açtı evet ama kanunu toplu iptal etmesi ile birlikte toplu sözleşmede kazanılan pirimin de ödenmemesi yönünde karar alındı. Kamu çalışanları için hak aldıklarını ve yalnızca kendilerine üye olursa bu hakkı kullanabilecekleri bir yasal ortam için çalışanlar, bu haktan yararlanamayan hakları gasbedilen çalışanların haklarını hiç düşünmediler. En son 15 Mart maaşlarında gördük ki sendikaların üyelerinden kesilen sendika pirimi ile devletin yatırdığı prim arasında rakamsal olarak fark çıktı. Yani insanlara “size para vereceğiz, bize üye olursanız” diyenler, kendilerine üye olan insanların cebinden paralarının alınmasına sebep oldular. Başından beri yanlış olan bu uygulamanın hayata geçmesi için çalışanlar üyelerin cebinden para çıkmasının sebebini çeşitli yerlerde arayarak komik duruma düşmüşlerdir. Kimse kimseyi kandırmasın. Toplu sözleşmede verilen bir hakkı sözleşme süresi bitmeden değiştiren bugün bu yasayı iptal edenler değildi. Oyun devam ederken kurulu değiştirmenin ne demek olduğunun takdirini çok kıymetli sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımıza bırakıyorum. Bir de üye kazanmak ve mevcut üyeyi korumak için yapılacak tek şey sendikal çalışmalar, projeler, üyeye kazandırılan özlük ve maddi haklardan geçtiğini de bilmek gerekir. İnsanları para vererek aşağılayıcı duruma düşürüp üye yapmak gerçekten üzücüdür. Üyelerden geleni üyeye vermek gerekir. Biz YENİ SENDİKA olarak üye kesintisini alt sınır olan binde 4’e düşürerek %2 ile getirilen barajın iptal edilmesi ile üyemizin cebinden para çıkmasını bir şekilde önlemek için adım attık. Derdimiz maddiyatın ve bunun yanında makamların gücüne değil, üyelerimizin verdiği güç ile bir şeyler yapabilmektir. Bu %2 süreci sırasında bize güvenen, sendikamız üyeliğinden ayrılmayan, bunun yanında verilen pirime ihtiyacı olup, mecburen ayrılan ve şimdi geri dönen tüm üyelerimize, ilk günden bu güne kadar dik duruş göstererek, maddiyatın bir önemi olmadığını, bir dava uğruna yani amacını sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına hizmet olarak gören kıymetli teşkilatımıza sonsuz teşekkür ediyorum. KURT KUZUYU YERKEN SESSİZ KALMAK, KURDUN YANINDA OLMAKTIR.